Çelik binalar, depreme dayanıklılığı ve hızlı inşa avantajıyla öne çıkıyor
Son günlerde İstanbul’da meydana gelen depremler, dayanıklı ve sürdürülebilir yapı ihtiyacını yeniden gündeme getirdi. Uzmanlara göre çelik yapılar, deprem riski taşıyan bölgelerde geleneksel betonarme yapılara güçlü bir alternatif sunuyor.
Kahramanmaraş merkezli "asrın felaketi" olarak anılan depremlerde çelik binalarda hiçbir çökme yaşanmazken, betonarme yapılarda ciddi hasarlar görüldü. Yapı uzmanları, benzer durumların tekrar yaşanmaması için çelik gibi dayanıklı malzemelerin tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Hafif, hızlı ve çevre dostu
Türk Yapısal Çelik Derneği Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, çelik yapıların geleneksel yapılara göre 7-10 kat daha hafif olduğunu belirterek, bu sayede depremlerde daha az yıkım riski taşıdığını vurguladı. Ayrıca bu yapılar en az iki kat daha hızlı inşa edilebiliyor ve %90’a varan oranda geri dönüştürülebiliyor.
Şimşek, "Çelik binalarda işçilik hataları yok denecek kadar az. Fabrika ortamında hassas şekilde üretiliyorlar. Bu da hem zamandan hem de maliyetten büyük tasarruf sağlıyor." dedi.
Türkiye'nin potansiyeli büyük
Türkiye’nin yıllık 300 bin çelik konut üretme kapasitesine sahip olduğunu belirten Şimşek, kentsel dönüşüm sürecinde çelik yapıların daha fazla teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Avrupa ve Amerika’da çelik yapı oranları %30 ila %50 arasında değişirken, Türkiye'de konutlarda bu oran yalnızca %1,5 seviyesinde.
Karbon salımı ve moloz sorunu
Helmann Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selman Özgün ise betonarme yapıların ömrünün ortalama 60 yıl olduğunu, bu sürenin sonunda ortaya çıkan molozun geri dönüştürülemediğini belirtti. Özgün, “Toprağımız, ileride moloz çöp sahasına dönüşebilir. Oysa çelik, taş ve ahşap gibi malzemeler doğaya zarar vermeden kullanılabiliyor,” açıklamasında bulundu.