12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda iki devletli çözüme ilişkin alınan güçlü destek ve 28–30 Temmuz 2025 tarihli New York Bildirisi, Filistin meselesini yeniden dünya gündemine taşıdı. Genel Kurul’da 142 ülkenin iki devletli çözüme “olumlu” oy vermesi, İsrail’in politikalarının uluslararası alanda geniş bir karşıtlıkla karşılandığını gösterdi.

Bakan Yumaklı: 600 milyon dolarlık taşkın kontrol tesisi yapılacak
Bakan Yumaklı: 600 milyon dolarlık taşkın kontrol tesisi yapılacak
İçeriği Görüntüle

Bunun hemen ardından İngiltere, Kanada, Avustralya ve Portekiz’in Filistin’i tanıması; Fransa’nın da Genel Kurul’da tanıma kararı almasının beklenmesi, Batı ülkelerinin bu konuda ABD’den farklı bir çizgiye kaydığını işaret ediyor. Bu gelişmeler, Filistin’in uluslararası aktörler nezdinde hak ve yetkilerinin genişlemesine zemin hazırlayabilir.

Ancak Boğaziçi Üniversitesi’nden Dr. Hasan Basri Bülbül’ün değerlendirmesinde vurgulandığı üzere, daha fazla devletin tanıması hukuki açıdan Filistin’in “devlet” olduğuna yeni bir nitelik katmayacak; halihazırda çok sayıda devlet Filistin’i tanımış durumda. Tanımaların etkisi sembolik ve siyasi olmakla birlikte, soykırımın durdurulması veya Gazze’deki insani felaketin sona erdirilmesi için tek başına yeterli değil.

Bülbül’e göre asıl öncelik: kalıcı ateşkesin sağlanması, insani yardımın kesintisiz ulaştırılması ve sivillerin korunması. New York Bildirisi’nde uluslararası istikrar kuvvetlerinin konuşlandırılmasından söz edilse de bunun BM Güvenlik Konseyi onayına bağlanması, ABD vetosu yüzünden pratikte işlevselliğini sınırlayabilir. Bu nedenle bazı uzmanlar, Koruma Yükümlülüğü (R2P) çerçevesinde ve Filistin’in davetiyle BM Güvenlik Konseyi’ne bağlı kalmadan uluslararası aktörlerin harekete geçebileceğini öne sürüyor.

Sonuç olarak Dr. Bülbül, Genel Kurul kararının ve artan tanımaların İsrail’in diplomatik yalnızlaşmasını hızlandırdığını, iki devletli çözüm söyleminin güçlendiğini ancak soykırımın durdurulması için ateşkes, insani erişim ve gerektiğinde uluslararası müdahaleyi de içeren somut tedbirlerin şart olduğunu belirtiyor.